Genel Başkanımızın Teşkilat Buluşması Konuşması
Genel Başkanımız Mustafa Şen Cihannüma Derneği il temsilcileri, danışma kurulu başkanları, genel merkez yönetim ve yürütme kurulu üyeleri ile birim komisyonlarında görev alan tüm teşkilat mensuplarımızın Kocaeli Diriliş Kampında bir araya geldiği “2021 Teşkilat Buluşması” programında gerçekleştirdiği konuşmanın metnini sizlere sunuyoruz.
Merhaba sevgili dostlarım, yol arkadaşlarım, dava arkadaşlarım,
Bir hikâyeden söz etmiştik hatırlarsanız, başlarken. Davasına sadık, istikrarlı bir şekilde çalışan, samimi, hoşgörülü, bölüşmeyi bilen ve seven, öğrenmeye, öğretmeye âşık, idealine vaz geçmeden emin adımlarla yürüyenlerin hikâyesinden. Ki bu hikâyenin kararlı insanları sizlerdiniz. Cihannüma erleriydi. 20. asrın zor ikliminde, büyük mücadelelerin içinde bulunmuş, görevini gerektiği gibi yapmanın gönül huzuru ile yarına, 21. asra kararlı gözlerle bakanlar, dünyayı doğru okuyanlar ve böylece yeni sorumluluklarını kuşananların hikâyesiydi bu.
Sizler; insanların yaşadıkları sokaktan mahalleye, şehirden ülkeye ve en nihayetinde tüm dünyaya, değer katma arzusuyla inşa ettiğiniz anlamlı bir hayatın yanında insanlığa karşı sorumluluk bilincini asla unutmadınız.
İster ihtişamlı ister mütevazı, nasıl bir ömür geçirmiş olursa olsun faydalı olma duygusu taşıyan ve sosyal sorumluluk sahibi olan her insan, fıtratı gereği, içinde bulunduğu topluma değer katma ihtiyacını daima hisseder.
Sorumluluk sahibi insanlar olarak sizler; “faydalı olma” çabası, bir “gayeye bağlanma” ve içinde bulunduğu topluma bir “değer katma” anlayışı içinde var oldunuz ve bu büyük hikâyeyi yazdınız, yazmaya da devam ediyorsunuz. Ayrıca bu anlayışın hâkim olduğu hikâyemizin kıyamete kadar devam edeceğini biliyoruz, diliyoruz.
Bu anlamda Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneği, heybesine yüklediği temel insani değerler etrafında bir araya gelerek, Dünya’da ve Türkiye’de herkesin insanca ve haysiyetli bir yaşam sürmesini temin etmek için mücadele etmek üzere dayanışma ve işbirliği odaklı bir birliktelik oluşturmak amacı ile kurulmuş oldu.
Bu anlayışla heybesine ahlak, adalet, hikmet, hürriyet, barış, emniyet, şeffaflık, sorumluluk ve faydalı olma prensiplerini yükleyen Derneğimiz; gözlerini ve yüreğini yeni perspektiflerle yeni ufuklara açtı. Ardından kendinin ücrasında yaşamaktan sıyrılıp, “gidilecek yer ne kadar uzak olabilir ki” sorusunu sorma cesaretini göstermiş, bu ulvî amacı ve bu amaca dayanan hedefleri doğrultusunda kendini uzun yola çıkmaya hükümlü saymıştır.
Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneği; medeniyetimizin ve insanlığın ortak tarihî tecrübesinden süzülüp gelen yüksek ahlâkî ve insanî değerlerin her ortamda, her şartta ve herkes için savunulmasını amaçlayan bir gönül birliği olarak düşünüldü ve çok şükür bu düşünceyi tahakkuk ettirdi.
Bu çerçevede özellikle 1980 sonrası Türkiye’sinin yeni kuşağı platformumuzun ana gövdesini oluşturarak tekrar yola koyulmuştur. Yeni Türkiye, Yeni Dünya ve bir medeniyet algısına sahip bu kuşağın içinden; fikri olanların, hevesi ve hülyası olanların, söyleyecek sözü ve bu doğrultuda iddiası ve iradesi olanların bir araya gelmesi, savunulan değerler açısından son derece önemli bir birliktelik olarak belirmiştir.
Bunun için öncelikle;
Kendimize ve kardeşimize; tarihe, geçmişe ve geleceğe; yere ve göklere; en önemlisi Söz’ün sahibine; iki doğunun ve iki batının Rabbine söz verdik.
Ve bu söz üzere;
Kararlaştık, anlaştık, karar verdik. Karar verildi mi bir kez dönülmez, biliriz. Çünkü zırhını giyip çıkarmayan Peygamberin (as) ümmetiyiz, çok şükür. Kararlı olmanın istikrar, kararsızlığın davasızlık olduğunu bilerek, kararlılıkta karar kıldık.
Bu kararlılıkla;
Yola çıkmanın, yol açmak demek olduğunu, sonraki nesillere köprüler inşa etmek hatta köprü olmak olduğunu bilerek Yol’a çıktık.
Çıktığımız bu Yol’da;
Yol O’nun dedik. Bıkmadan, usanmadan ve yorulmadan dostlarımızla, kardeşlerimizle, sizlerle beraber yürüdük. Geleceğe yürüdük hep birlikte; orman gibi gür, ruh gibi özgür. İşte dedik yol, işte yoldaş. Önce refîk demişlerdi bize büyüklerimiz sonra tarik. Ve biz de böylece tevfikin geleceğine inandık.
Yine bu Yol’da;
Azığımız muhabbet oldu. Ki muhabbetten hâsıl olmuştu âlemde her ne var ise, biliyorduk bunu. Muhabbet ki mekânı ve zamanı aşan bir lisân-ı hâfî idi ki o lisânı ancak muhabbet bağına girenler ve muhabbet ırmağından içenler bilirdi. Bu muhabbet bütün meclislerimiz doldurdu aynı zamanda.
Dostlarla yani sizlerle bu doyumsuz muhabbet yolunda beraberce, ele ele;
Hakk’a, hakikate ve halka hizmet etmenin gayreti içinde olduk. Kıymet bilmeyenlere kıymeti öğreterek, bir ağaçtan beslenen bir kuşun yüreğindeki merhameti göstererek, kıyametin koptuğu anda elimizdeki fidanı dikmemiz gerektiğinin bilinciyle (zalimler yaksa da ormanlarımızı) aksiyon aldık.
Ama hepsinin öncesinde;
Gelmiş geçmiş bütün zalimlerin ve zulümlerin karşısında konumlandırdıkkendimizi. Hayır dedik, lâ dedik, başkaldırdık; ezen ele, sömürene, insanlığın geleceğine bile göz dikene başkaldırdık. Açgözlü emperyaliste karşı durduk; adam gibi ve insanca. Çünkü bize böyle bir tavır yakışır dedik.
Gelinen noktada, Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneği hedeflediği gibi bu dönemde sözü yükseltmiştir. Bu bağlamda bir yandan, yerel ve ulusal düzeyde organize edilen toplantılar; Yol O’nun Konferansları, Sahur Meclisleri, İki Doğu İki Batı gibi Programlar ve Yurt Dışı Teşkilatlarının kurulması ile teşkilatımızı tahkim ettik. Diğer yandan, araştırma-geliştirme ve eğitim faaliyetleri ile bilimsel içerikli hard ve soft ürünler, yayın ve raporlar; dosya, analiz ve dergi gibi ürünlerle, toplumdaki değişim ve dönüşümde bir denge unsuru olmayı, varoluşun hikmetine uygun bir toplumsal yaşamın kurulmasına katkı sağlamayı ve bu yolda sözü yükseltmeyi başarmıştır ve bu başarıyı sürdüreceğine dair inancım da tamdır.
Peki, bundan sonra ne yapacağız ya da ne yapmalıyız?
Bunları üç önemli başlık altında sizlerle paylaşmak istiyorum.
- Kurumsal yapımızı güçlendirmeye devam edeceğiz:
Kurumsal yapımız çok şükür her geçen gün daha güçlü bir hale geldi ve daha da güçlenerek devam edecek inşallah. Artık daha oturmuş bir kurum kültürüne sahip olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim. Sağlam bir finansal yapımız ve insan kaynağı politikamız var ayrıca. Bu bağlamda merkez ve taşra teşkilatlarımızda emeği geçen bütün kardeşlerime yürekten teşekkür ediyorum ve kurumsal yapıyı koruma hususundaki bu hassasiyetinizi devam ettirmenizi istiyorum sizlerden. Cihannüma imajını güçlendirdiniz, daha da güçlendirmenizi istiyorum sizlerden.
Ancak özellikle belirtmek istiyorum ki Cihannümamız bir insan kaynağı sağlama organizasyonu değildir. Elbette ki içimizdeki insanlar, dostlarımız etkili konumlara gelebilirler. Biz bununla gurur duyarız ancak biz bunu sağlamak için var olan bir kuruluş değiliz. Bizim kuruluş amacımızı ve yolumuzun ne olduğunu az önce izah etmeye çalıştım. Kurumsal yapının korunması ve daha da güçlenmesi için bu hassasiyetlerin çok önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum.
En önemlisi günü birlik politikaya girmeden; iyi-güzel-doğru-faydalı-adil olanı destekleyerek, yanlış olana işaret ederek, yapılamayanı ortaya çıkarıp ve söylenemeyeni söyleyerek sivilliğimizi muhafaza etmeye devam edeceğiz.
- Yitiğimizi(yitik hazinemizi) buluna dek aramaya devam edeceğiz:
Bağdat’tan Diyarbakır’a, Bosna’ya; Horasan’dan, Endülüs’e; Hicaz’dan Kahire’ye oradan İstanbul’a örülmüş olan güzergâhta yani özümüzde saklı olan Anadolu İrfanını doğuran mayayı güncel yorumla asrın idrakine mıhlayarak bunun için verimli zeminler oluşturmak gayreti içinde olmaya devam etmeliyiz. Ömer Seyfettin’in, “Bu millet âlim değildir. Ama ariftir. Bu irfanı sayesinde pek çok şeyi okumuşlardan daha iyi sezer, fark eder ve bilir.” sözü ile dikkat çekilen bu irfanı korumanın ve bunu çocuklarımızın kendi çağının şartları ile kuşanmalarının yollarını bulmak için çalışmalıyız. Bunun için işimizin çok da zor olmadığını özellikle belirtmek isterim. Bu zenginliği Anadolu’nun her köşesinde bulabiliyorsunuz zaten. Ancak Bakü’ye gittiğinizde, Buhara’ya, Semerkant’a gittiğinizde ve çok az bir çaba sarf ettiğinizde bu anlamdaki birçok zenginliğimizi oralarda da bulabiliyorsunuz. Bulalım ve yaşatalım arkadaşlar. Bilelim ki bu bizim için büyük bir zenginliktir.
Ayrıca çatı konumumuzla ülkemizin ve milletimizin birliğini ve bütünlüğünü korumak için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Özellikle bugünlerde çıkarılmaya çalışılan fitnelere, toplumu giderek daha çok kutuplaştırma çabalarına karşı uyanık olacağız ve Müslümanca bir feraset ve zihinle bu çabaları boşa çıkaracağız inşallah. Bunun da en kolay yolunun İslâmî değerlerin yani değerlerimizin, bireysel ve toplumsal hayatın yönünü belirleyen dinamizminden yararlanmaktan geçtiğini hatırlatmak istiyorum. Unutmayalım ki bizi, kardeşliğimizin farkına varmamız ve bunu diriltmemiz kurtaracaktır.
- Küresel adaletin tesisi için çalışmaya devam edeceğiz:
Bugüne kadar küresel adaletin tesisi için çalıştık bundan sonra da aynı gaye için çalışmaya devam edeceğiz. Dünya’nın beşten büyük olduğu gerçeğini tahakkuk ettirmek için, dünyanın imkânlarından herkesin adil bir şekilde faydalanması için, insan hakkının kul hakkının gerçekte olması gerektiği gibi ele alınması ve ortaya konabilmesi için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Bunu yapabilmek için organize/teşkilâtlı olmamız gerektiği açıktır. Bunun için organizasyonumuzu daha da güçlendireceğiz.
Ayrıca insanımızı, siyasi, sosyal, kültürel her türlü yabancılaşmanın etkisinden koruyarak onların kendileri olarak ve cihanşümul bir bakışla dünyaya sözlerini söylemelerini sağlamak için çalışacağız.
Ve netice olarak diyoruz ki dostlarım, yeni bir dünya mümkün ve biz bunu başarabiliriz.