Orta Asya''da Kırgızistan-Tacikistan Gerilimi
Dr. Recep YÜRÜMEZ | Cihannüma – Kırgızistan
1991 yılında bağımsızlıklarını kazanan Orta Asya Cumhuriyetleri ekonomik, siyasi ve toplumsal problemlerin yanı sıra ulus-devlet inşa süreci içerisinde ülke sınırları ile ilgili de sorunlarla karşılaşmışlardır. Bu cumhuriyetler içerisinde sınır ihlalleri konusunda diğerlerine göre Kırgızistan ile Tacikistan arasında daha fazla sorun yaşanmaktadır ve bu sorunlar Sovyetler döneminden beri yaşana gelmektedir. Sorunun ana kaynağı iki ülke arasındaki 900 km’lik sınırın neredeyse yarısının net çizgilerle belirlenmemiş olmasıdır. Buna bağlı olarak su, toprak, yol, sınır, yerli halkın anlaşmazlıkları vb. sebeplerden gerilimler yaşanmakta, bu gerilimler zaman zaman silahlı çatışmalara dönüşmektedir.
Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi’ne göre günümüze kadar devam eden sorunların en önemli nedenlerinden biri Sovyetler Birliği döneminde birliği oluşturan Orta Asya ülkelerinin sınırlarının “yapay bir şekilde” çizilmiş olmasıdır. Yani ortak coğrafyada yaşayan bölge halklarının ayrı ayrı yeni devletlere ayrılması, sınırları birbirine girmiş ülkeler ortaya çıkarmıştır. Bölgede sınır sorunlarına ilişkin birçok anlaşmazlık zaman içinde çözülse de Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan topraklarına yayılan Fergana Vadisi, sınır çatışmalarının odak noktasını oluşturmaktadır.
Şekil 1: Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan topraklarına yayılan Fregana Vadisi, sınır çatışmalarının odak noktasını oluşturuyor. (Kaynak: Anadolu Ajansı)
Yüzyıllardır farklı boy ve obaların yan yana yaşadığı Avrasya steplerinde 19. yüzyılın ikinci yarısında başlayan Rus işgali, Sovyetlerin iradesiyle yer değiştirirken boylar üzerinde farklı tahakküm mekanizmaları kurulmuş; bölgedeki topluluklar, önceki yüzyılların gölgesi üzerine inşa edilen sınırlarda uluslaşma sürecine sokulmuştu. Dağlık Karabağ’da örneğini yakından gördüğümüz anklav ve eksklav sorunları Orta Asya’da on yıllardır devasa boyutlarda çatışmalara yol açmaktadır. Bugün Türkmenistan haricinde bütün bu devletler anklavlara sahiptir:
- Kazakistan’ın Özbekistan sınırlarında iki eksklavı bulunmakta, Kazak topraklarında ise hiç anklav bulunmamaktadır.
- Tacikistan’ın içinde anklav bulunmasa da Özbekistan içinde bir ve Kırgızistan’da iki eksklavı bulunmaktadır.
- Özbekistan sınırlarında iki Kazak, bir Kırgız ve bir Tacik eksklavı yer almaktadır;
- Kırgızistan ise üç Özbek ve iki Tacik eksklavına sahiptir.
Batken bölgesi (Kırgızistan) ve Voruh eksklavının yer aldığı coğrafyada sınırlar tam olarak belirlenememiştir. Zaten 970 km orta sınırın belirlenmemiş üçte birlik kısmı burada yer almaktadır. Bölgedeki etnik yapı %76.5’lik oranla Kırgızların lehine olmakla beraber geriye kalan nüfusun %14.7’si Özbek ve %6.9’u Tacik’tir.
Şekil 2: Son olayların yaşandığı sınır alanları (Kaynak: kabar.kg)
Şekil 3: Kırgızistan ve Tacikistan arasında sorunlu sınır alanları, anklav ve eksklavları gösteren harita (Kaynak: azattyk.kg)
2- Kırgızistan-Tacikistan Sorununun Tarihi
Çok uluslu Fergana Vadisi MS. IV. yy. dan beri bilinmektedir. Bu bölgeden tanınmış birçok alim çıkmış, doğu medeniyet ve kültürünü Avrupa, Asya ve Arap ülkelerine kadar taşımışlardır. Fergana’da yaşayan milletlerin “etnik ayrışım” fikri, tam olarak 1860-1870’li yıllarda Rusların bölgeye girmesiyle kendini göstermeye başlamıştır. Batı’da henüz ortaya çıkan emperyalizmi “etnikleştirme”, “uluslaştırma” fikirlerini doğu kolonilerine bilerek sokmuşlar ve “böl – parçala” prensiplerini uygulamaya koymuşlardır. Neticedeki bölgedeki bin yılları eskiten kültür, bilim, medeniyet son yüz elli yılda toplu yıkıma uğramaya başlamıştır.
2.1- SSCB Dönemi
Sovyetlerin coğrafyaya gelişi ile ilk olarak halkın yoğun olduğu Fergana Vadisi’ndeki milletleri ulus bağlamında ayrıştırma cereyanı estirilmiş ve sınırlar çizilmeye başlanmıştır. Fakat birçok etnik yapının bir biriyle kaynaşarak oluşturduğu halkları ayrıştırmada çeşitli hatalar yapılmıştır.
Sovyetler Birliği kurulduktan sonra Bolşevikler tarafından her ulusa kendi özerk devletini kurma hakkını içeren karar alınmış ve ilk sorunların tohumu atılmıştır (14 Ekim 1924). Bu karar neticesinde Kara-Kırgız Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti’ne (RSFSC) bağlı olarak kurulmuştur. Tacik Özerk Bölgesi ise direkt RSFSC’ye değil Özbek Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne bağlı olarak kurulmuştu. Bundan dolayı 1924-1927 yılları Rusya ve Özbekistan yetkilileri temsilcilik hukuku çerçevesinde Kırgız ve Tacik halklarının geleceği hakkında görüşmelere başladılar. 1924-1927 yıllarında yapılan çalışma sonucunda 50 Özbek, 14 Sart (Tacik), 2 Türk köyü Kırgız tarafında, 100 Kırgız, 28 kıpçak, 17 Türk, 10 Kara Kalpak köyü Özbek tarafında kalmıştır. Bunun sonucunda anklav ve eksklavlar oluşmaya başlamıştır.
Yeni kurulan Kara-Kırgız Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin yöneticileri, önceki Kırgız yöneticileri tarafından 4 Mayıs 1925 yılında kabul edilen Kırgız ve Özbek sınırlarına razı olmadıklarını, belirlenen sınırların Kırgız halkının menfaatlerine uygun düşmediğini belirten bir bildiri göndermiş ve SSCB Anayasası 2. Maddesine göre Kırgızistan ve Özbekistan sınırlarının bazı kısımlarının tekrardan değiştirilmesini talep etmişlerdir. Taleplerinde; “Semerkant Bölgesinin Hocend İdari Bölgesine bağlı Böksö-Sibir, İsfana, Çapkıldık Volostlarının, İsfara ve Soh Volostlarıyla birlikte mutlaka Kırgız tarafına verilmesi yönünde görüş bildirmişlerdir. Bu talep ve görüşleri 10 Eylül 1926 tarihinde inceleyen SSCB yöneticileri Böksö, İsfana ve Çapkıldık Volostlarını Kırgız Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne devretmiş fakat İsfara ve Soh Volostları hakkında hüküm ibraz etmemiştir. İsfara ve Soh konusunda Kırgız yöneticilerinin gayretleri sonuçsuz kalmıştır. Volostlarının Özbekistan’a bırakılması o dönem için büyük kayıp olmuştur; verimli arazilerden, halkın yaşadığı yerleşim yerlerinden, kömür ve benzin yataklarından, ekonomik değeri olan merkezlerden mahrum kalınmış ve günümüze kadar hâlâ çözülememiş olan su kaynakları, ulaşım ve sınır problemleri ortada kalmıştır.
Günümüzde Kırgızistan ile Özbekistan, Tacikistan ve Kazakistan’ın yaşadığı sınır problemleri o dönemden başlamaktadır. Tacikistan’la olan sınırlarla ilgili SSCB döneminde 1925-1927 ve 1954-1958, 1989 yıllarında anlaşmalar yapılmıştır. Lakin bu anlaşmalar da sınırların tam belirlenmesini sağlayamamıştır. Sovyet Döneminde de sınırdaki halk ve yerel yönetimler arasında çeşitli su ve arazi sorunları yaşanmıştır.
2.2- Bağımsızlık Dönemi
1991 Aralık ayında Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sorunlu bölgeler ve sınır problemleri tekrar gündeme gelmiştir. Bunlardan bazıları günümüzde hâlâ kadar çözüme kavuşamamıştır. Kırgızistan sınır problemleri 1996 yılında Çin Halk Cumhuriyeti ile, 1999 yılında Kazakistan Cumhuriyeti ile başarılı bir şekilde çözüme kavuşturulmuştur. Özbekistan ile olan sınır problemlerinin çözümünde ise sona yaklaşılmıştır. Tacikistan ile olan sınır sorunları bir türlü çözüme kavuşturulamamıştır.
Sovyetler Birliği resmi olarak 26 Aralık 1991 tarihinde dağılmış ve 11 bağımsız ülke başkanı Bağımsız Devletler Topluluğu’nu kurmak için “Almatı Deklerasyonu”nu kabul etmişlerdir. Bu deklerasyona göre “Bağımsız Devletler Topluluğu üye devletleri birbirlerinin hali hazırdaki sınırlarına saygı gösterecek ve kabul edecektir”. Bu deklarasyona dönemin Tacikistan Devlet Başkanı Rahman Nabiyeviç Nabiyev ile birlikte 10 devlet başkanı imza atmıştır. 15 Nisan 1994 yılında Moskova Deklerasyonu’nda da “Bağımsız Devletler Topluluğu’na üye ülkelerin egemenliği, toprak bütünlüğü ve sınırlarının dokunulmazlığı” prensibi tekrarlanmış ve Tacikistan Devlet Başkanı bu deklаrasyona da imza atmıştır.
Kırgızistan ve Tacikistan arasında Duşanbe’de 12 Temmuz 1996 yılında Karşılıklı İlişkilerin Esasları Anlaşması ve 26 Mayıs 2004 yılında Yakın Komşuluk ve İşbirliği Anlaşması adlı iki uluslararası anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmalar sınırlarla alakalı olmasa da iki ülkenin yakınlaşma ve sorunlarını çözme yönündeki gayretlerini göstermektedir. Lakin tam bir sonuç alınamamış sınırdaki problemler devam etmiştir.
Şekil 4: Kırgızistan ve Komşu ülkeler. (Kaynak: tarihistan.net)
Kırgızistan Gümrük Bakanlığı görevinde bulunan Tokon Mamıtov’un verdiği bilgiye göre Kırgızistan ile Tacikistan arasında sınır problemini çözmek için daha önceden imzalanan ve temel alınması gereken resmi dört anlaşma bulunmaktadır. Ancak bu anlaşmalardan hangisinin kullanılacağı konusunda bile sıkıntılar yaşanmaktadır. Tacikistan tarafı 1924-1927 yıllarındaki belgelere göre güncel anlaşmaların revize edilmesini istemekte ancakKırgızistan buna karşı çıkmaktadır. Kırgızistan’ın 1954-1958; 1989; 1991 ve 1994 yıllarındaki belgelerin esas alınması teklifine ise Tacikistan karşı çıkmaktadır.
Tacikistan ve Kırgızistan sınır güvenlikleri ile ilgili olarak bağımsızlıklarının ilk yıllarından günümüze gelinceye kadar birçok elim olay yaşamıştır. Sadece son on yılda 150 olay kayıtlara geçmiştir. 2014’e kadarki olaylarda taş, sopa, hafif silah vb. kullanılırken 2014’ten sonra git gide daha ağır silahlar kullanılmaya başlanmıştır. Çıkan her sorundan sonra bazen yerel yönetimler arası çabalarla, bazen halkın saygı duyduğu aksakalların (ihtiyar heyeti) arabuluculuğuyla bazen de devlet başkanları düzeyinde ortalığı sakinleştirme çabaları ile büyütülmemiştir. Bununla birlikte soruna kalıcı bir çözüm de bulunamamıştır.
29 Nisan 2021 de yaşanan olay o güne kadar ki en büyük can kaybının yaşandığı çatışmadır ve Kırgız-Tacik sınırında yer alan Golovnoy adlı su dağıtım şebekesini kontrol etme nedeniyle çıkmıştır. Kırgız-Tacik sınır muhafızları arasında yaşanan çatışmada 31 Kırgız vatandaşı yaşamını yitirmiştir, yine Kırgızistan tarafında 21 ev, 10 benzin istasyonu, bir okul, 2 kafe, 8 bakkal, bir sınır karakolu yakılmıştır. Bunun yanı sıra 27 binden fazla Kırgız vatandaşı ise yerlerinden edilmiştir. Tacikistan ise yaşanan olaylarda 10 vatandaşını kaybetmiştir.
İki ülke sınırındaki son çatışma 14 Eylül 2022 tarihinde başlamıştır. Sınırdaki gerginliğin nedeni dağlık alanlar üzerindeki hükümranlık tartışmasıdır. Bölge sadece coğrafi değil etnik demografi açısından da oldukça karmaşıktır. Yaşanan olaylar silahlı çatışmaya dönmüş ve şiddetlenerek tam 10 saat sürmüştür. Çatışmanın, Tacikistan tarafının Kırgızistan’ın sınır köyleri Kulundu, Maksat ve Janı-Jer yerleşim birimlerini ateş altına almasıyla başladığı ve çatışmada modern silah ve teçhizat kullanıldığı ileri sürülmüştür. Olaylarda resmi kaynaklara göre Kırgız tarafından 62 kişinin öldüğü, yaklaşık 150 kişinin yaralandığı belirtilmiştir (sputnik.kg). Tacikistan’a yakın Kırgız köylerinden yaklaşık 136 bin kişi güvenli yerlere tahliye edilmiştir. Kırgızistan, Tacikistan sınır muhafızlarıyla çatışmaların yaşandığı Batken bölgesinde olağanüstü hal (OHAL) ilan etmek zorunda kalmıştır. Öte yandan, Kırgızistan Dışişleri Bakanlığı, “yasa dışı ve yıkıcı eylemlerine ilişkin” Tacikistan’a protesto notası verdirmiştir. İki ülke, sınırdaki anlaşmazlığı çözmek için komisyon kurmayı kararlaştırsa da sınırda zaman zaman ateşkes ihlalleri yaşanmaya devam etmektedir.
Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, 20 Eylül 2022 tarihinde BM’in 77. Oturumuna katılarak sınır meselesi hakkında konuşma yapmış ve konuşmasında: Problemin siyasi olduğunu, Tacikistan halkı ile Kırgız halkı arasında sorun olamıyacağını, tarihi yaşanmışlıkları, din birliğinin olmasını ve Kırgız halk kahramanı Manas’ın, Tacik kızı Kanikey Ana ile evlendiğini dile getirerek barış yanlısı olduklarını, meselenin çözümünde resmi belgelerin kullanılması taraftarı olduklarını belirtmiştir.
Kırgızistan ile Tacikistan arasında 1924 yılından beri yaşanan sorunlarının ana kaynağının sınır olduğu görülmektedir. Bu sorunların çözülememesi ve üzerinden uzun zaman geçmesiyle oluşan yeni problemler ve bu döngünün devamı sorunun kronik hale gelmesine yol açmaktadır. Olaylardan Kırgızistan’ın genellikle resmi anlaşmalara bağlı kaldığı gözlemlenmiş olsa da halk arasındaki ihlaller karşılıklı olma niteliğine sahiptir.
Diğer sebepler:
- Birbirine komşu yaşayan halk arasında yaşanan şahsi sorunlar.
- Tarla sulama, hayvan otlatmaya bağlı problemler.
- Sınır ve sınır kontrol noktalarının olmamasına bağlı illegal ulaşım.
- İki ülke yönetiminin bölge halkının sorunlarına odaklanamaması.
- İllegal ticaret baronlarının kışkırtmaları.
- Tacikistan silahlı güçlerinin agresif tavırları.
- Rusya, Çin ve ABD gibi ülkelerin müdahaleleri.
Amerika Birleşik Devletleri’nin Afganistan’dan çekilmesi sonrası Orta Asya’da meydana gelen ilk ve en önemli olay olarak kayıtlara geçen Kırgızistan-Tacikistan gerilimi coğrafi önemi nedeniyle gözlerin tekrar Orta Asya’ya çevrilmesine sebebiyet vermiştir. Orta Asya’nın Rusya-Çin ve Amerika arasında rekabet sahasına çevrilmesine sebebiyet verebilecek bu olayın arka planı hayli karışık ve stratejiktir. Tarihi İpek Yolu güzergahının merkezi olan Orta Asya bu yönüyle Çin’in kıskacında yer almakla birlikte Afganistan’dan çekilen ABD’nin lojistiğini bu bölgeden sağlamaya çalışması da coğrafyada son yıllarda farklı hareketlenmelere neden olmaktadır. Rusya’nın ise Sovyetler Birliği döneminde kendisine bağlı olan bu devletler üzerinde etkisini kaybetmek istememesi ve bu politikanın Putin döneminde de artarak devam etmesi bölgedeki karışıklığı tetiklemektedir. Orta Asya’nın kalbi olan Fergana Bölgesi’nin terör, sınır, su vb. sorunlarının bundan sonra daha da fazla gündem olacağı tahmin edilmektedir.
Kırgızistan Milli Güvenlik Konseyi (GKNB) eski görevlilerinden tarihçi Nurlan Dosaliyev yaptığı açıklmalarda, Tacikistan’ın bazı devletler tarafından kullanıldığını dile getirmiştir. Dosaliyev 2021 yılında meydana gelen Kırgızistan-Tacikistan olaylarının KGAÖ’nün Duşanbe’de gerçekleşen toplantısı sırasında başladığını bu yıl ise Şangay İşbirliği Örgütü’nün Semerkand’taki toplantısı sırasında başladığını ve bunun tesadüf olamayacağını düşünmektedir. Bunun yanı sıra Çin’in bölge üzerinde Rusya’yı es geçecek bir “Bir Kuşak Bir Yol” projesinin Orta Asya ayağı için yaptığı girişimler de Semerkand’da gerçekleşen toplantı sırasında somut bir hâl almış ve Çin, Özbekistan ve Kırgızistan arasında demir yolu güzergahı için anlaşma metni imzalanmıştır. Kırgızistan daha önce her ne kadar Rusya ile uyumlu çalışsa da Çin ile yaptığı son anlaşmayı Rusya’nın kabul etmek istemediği bir gerçektir.
Bunların yanında Tacikistan’ın Kırgızistan ile çatışması için bazı muhtemel sebepler şunlar olabilir: Emamali Rahmon, Orta Asya bölgesinde yönetimde kalan diktatörlerdendir ve tahtını kaybetmekten korkmaktadır. Kendisinden sonra da Cumhurbaşkanlığını Duşanbe Belediye Başkanı ve Meclis Başkanı olan oğlu Rustam Emomali’ye devretmek istemektedir. Kırgızistan’ı dış düşman olarak gösterip kendisi ve ailesini ülkesini dış düşmandan koruyan kahraman konumuna yükseltmek ve bu yolla da iktidarda kalmak istemektedir. Dış güçlerle savaşıyoruz, gerekçesi ile iç siyasetteki aleyhine hareketlenmelerin önüne geçmekte ve ülkedeki ekonomik, sosyolojik vb. birçok sıkıntının üstünü örtmektedir. Dış politika anlamında ise daha çok Rusya yanlısı tutum takınması nedeniyle Rusya’nın Orta Asya ile ilgili planlarına dahil olmak maksadıyla bazı eylemleri gerçekleştirme olasılığı da yok sayılmamalıdır.
Orta Asya’da meydana gelen bu savaş durumunun arkasında her ne kadar Amerika veya Rusya gibi aktörlerin olduğu yargısı oluşsa da coğrafyadaki etnik karışıklığın bu durumu ortaya çıkarması gayet doğal bir durum olarakta değerlendirilebilir. Amerika ve Rusya gibi uluslararası aktörler ise karışıklığı gördükten sonra olaya müdahil olup durumdan faydalanmak isterler. Türkistan’da son yüzyılda ortaya çıkan çatışmalarda da anlaşmalarda da Rusya’nın kısmî olarak kârlı çıktığı görülmektedir ve bölgede son yıllarda azalan etkisini tekrar hissettirmek için bu ve benzeri çatışmaları bir yandan körüklerken bir yandan da barış basasının bir tarafında oturup eski etkin günlerinin geri gelmesi için çaba sarfettiği gözlemlenmektedir.
Azerbaycan’ın Ermenistan Savaşı’nda Türkiye’den aldığı etkin destek neticesindeki başarısı sonrası Orta Asya’da Türkiye sesleri Rusya’ya rağmen yükselişe geçmiştir. Kırgızistan-Tacikistan çatışmasında Kırgızistan tarafından ilk kez kullanılan “Bayraktar” insansız hava aracı çatışmanın savaşa dönüşmeden sonlanmasındaki büyük etkenlerden olmuştur. Kırgızistan’da özellikle son iki yılda hızla artan Türkiye sevgisi sosyal medya ve haber kanallarında da açıkça görülmektedir. Hem Kırgızistan hem de Tacikistan üzerinde olumlu bir etkisi olan Türkiye barışta çok önemli roller üstlenebilir. Orta Asya’da oluşan bu olumlu imaj, Türkiye’nin bölgede daha da etkin olmasına zemin hazırlayabileceği gibi aynı zamanda dost ve kardeş ülkelerin kendi aralarındaki sorunları çözmelerinde onlara destek olma imkanını da doğurmaktadır. Bölgede diplomasi ile çözülemeyecek sorun bulunmamaktadır. Ancak bu diplomasiyi işletecek güvenilir ülke ve lidere ihitiyaç duyulmaktadır.