Küresel ısınma mı, küresel iklim dengesizliği mi?
Prof. Dr. Hüseyin TOROS
Ülkemizde 2020 yılının diğer son yıllara göre daha az yağış alması ve hatta bazı baraj ve göllerin kuruma seviyesine gelmesi acaba susuz kalır mıyız sorusunu çokça sormamıza yol açtı. Aynı şekilde son yıllarda yaşanan sıcak hava dalgaları, aşırı yağışların can ve mal kayıplarına yol açması iklim konusunu sürekli gündemde tutmaktadır.
Dünyada Neler Oluyor?
Sanayileşme ile birlikte eşi benzeri görülmemiş bir çevresel tehlike çağında yaşıyoruz. Küresel ölçekte artan sıcaklıklar, iklimdeki değişiklikler, buzulların erimesi, okyanus su seviyelerinin yükselmesi, artan meteorolojik afetler vs. gezegenimizi geri dönüşü olmayan, yıkıcı bir değişimin eşiğine götürmektedir. Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre kirlenen havamız her yıl 7 milyon insanın ölümlerinden sorumlu tutuluyor. Gelişen teknolojiler sayesinde yer altında milyonlarca yılda oluşmuş fosil enerji kaynaklarının çıkarılması kolay hale gelmiştir. Bazı ülkeler kaynakları kıtalar arası taşıyarak aşırı üretim, tüketim yoluyla tüketim toplumları oluşmasına yol açmışlardır. Daha fazla kazanma hırsı beraberinde hava, su ve toprak kirlenmesine yol açmaktadır. Çevrenin kirlenmesi doğrudan veya dolaylı birçok tahribatı beraberinde getirmektedir. Dolaylı olarak oluşan olumsuz etkilerden bir tanesi de iklim değişikliğidir. İklim değişikliği bugün insanlık için sürdürülebilirlik ve güvenlik açısından en tehlikeli felaketlerden biri olarak kabul edilmektedir.
Küresel iklim değişikliğine daha çok gelişmiş ülkeler sebep oluyor ve iklim değişikliğinden daha çok maalesef geri kalmış ülkeler olumsuz etkileniyor.
Küresel İklim Dengesizliği
Dünyamızın ortalama yüzey sıcaklığı, 19. yüzyılın sonlarından bu yana yaklaşık 1,2 santigrat derece arttı. Alete dayalı sıcaklık ölçümlerinin yapıldığı son 150 yıldır ERA5 veri tabanına göre en sıcak 5 yıl sırasıyla 2016, 2020, 2019, 2017 ve 2018 olarak kayıtlara geçti. Dünyamız ısınmaya devam ediyor. Küresel iklim değişikliğine daha çok gelişmiş ülkeler sebep oluyor ve iklim değişikliğinden daha çok maalesef geri kalmış ülkeler olumsuz etkileniyor. Gelişmiş ülkeler altyapılarını afetlere karşı daha dayanıklı yapabiliyorlar. Fakat bu imkanları geri kalmış ülkelerin yer altı, yerüstü kaynaklarını kullanarak yapıyorlar. Kendileri kıtalar arası kaynak taşıması yaparken, geri kalmış veya gelişmekte olan ülkelerde bir havzadan diğerine su taşınmasını bile bir çevre felaketi olarak orada yaşayanlara sunarak o bölgelerin gelişmesinin önüne geçiyorlar.
Türkiye Susuz Kalır mı?
Sıcaklıklardaki artış eğiliminin olası olumsuz etkileri yanında ülkemizde su sorunu olabilir mi? Geçmiş veriler ülkemizde genel olarak sıcaklıklarda artış olduğunu gösteriyor, fakat yağış için artma veya azalma konusunda veriler bize net işaret vermiyor. Bununla birlikte yağış yıllar içerisinde bölgeden bölgeye artış veya azalış salınımları gösteriyor. Türkiye susuz kalır mı? Bu sorunun cevabı gayet basit. Hayır, kalmaz şeklindedir. Neye göre mi? Verilere göredir. Ülkemiz yıllık potansiyel su bütçesi 350-550 milyar metreküp arasındadır. Hali hazırda tarımda, sanayide ve evlerde kullandığımız su miktarı bütçenin 6’da biri kadardır.
Çevre Sorunlarını Azaltabilir miyiz?
Gelişen teknolojiler bizlere sunduğu imkanlar yanında insanlığın ortak malı olan çevrenin zarar görmesine yol açabiliyor. Sağlıklı olmamız ancak sağlıklı bir çevreyle mümkün. Temiz Eylem Planları ile çevrenin korunarak insanların yarınlara umutlu bakmasına katkı sağlamaktadır. İnsanlığın her insanın temel ihtiyacının karşılanabileceği bir sistem oluşturması gerekiyor. Bugün kullandığımız bir eşyanın birçok özelliğini bilmiyor veya kullanmıyoruz. Gelişen teknolojiler ile birlikte kişiye özel ihtiyaçların belirlenmesi ve kişiye özel ürünlerin geliştirilmesi kaynak israfının azalmasına yol açabilecektir. Yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması, ihtiyacımız kadar alma kültürünün oluşturulması, aldığımız her ürünün verimli kullanılması kısaca israfların azaltılmasıyla daha temiz, daha yeşil ve daha sağlıklı ortamlara kavuşabileceğiz. Uzun vadede çocuklarımız, gezegenimiz ve gelecek nesiller için her zaman mümkün olan olumlu şeyi ve doğru olanı yapmamız kaçınılmazdır. İsrafların azaltılması, çevremiz adına gelecek nesillerin bizlere teşekkürü ile daha da anlamlı hale gelecektir.
Yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması, ihtiyacımız kadar alma kültürünün oluşturulması, aldığımız her ürünün verimli kullanılması kısaca israfın azaltılmasıyla daha yeşil ve temiz, daha sağlıklı ortamlara kavuşabiliriz.